Bitki Besin Elementleri

Bitkiler için gerekli olan besinler, sentezlenmiş birtakım bileşikler değildir. Doğada bulunan elementlerin bir kısmı doğrudan doğruya bitkiler için besindir. Bitki bu elementleri bünyesine alarak, kendisi organik bileşiklerin sentezlenmesini sağlamaktadır.

Bitkilerin yaşamları için mutlak gerekli olan bu elementlere “bitki besin maddeleri”, “bitki besin elementleri” veya sadece “bitki besinleri” denilir. Bir elementin mutlak gerekli besin maddesi sayılabilmesi için o besin maddesinin üç özelliği taşıması gereklidir. Bunlar :

  1. O elementin yokluğunda bitki hayat devresini tamamlayamaz.
  2. O elementin bitkiler üzerine etkisi spesifiktir. O elementin yerini başkası alamaz.
  3. O element bitkinin beslenmesinde doğrudan rol alır, etkisi dolaylı değildir.

 

Bu kriterlere göre bugün, bitkiler için mutlak gerekli besin maddesi olduğu bilinen elementler şunlardır.

Karbon            C                     Potasyum        K                     Çinko              Zn

Hidrojen          H                     Kalsiyum        Ca                    Molibden        Mo

Oksijen            O                     Mağnezyum    Mg                  Bor                  B

Azot                N                     Demir              Fe                    Klor                 Cl

Fosfor              P                      Mangan           Mn

Kükürt             S                      Bakır               Cu

 

Bu 16 element bütün bitkiler için mutlak gerekli besin maddeleridir. Bu elementlerden başka Na, Si ve Co (sodyum, silisyum ve kobalt)’ında bazı bitkiler için gerekli olduğu belirlenmiştir. Bazı bitki türleri özellikle Chenopodiaceae familyası bitkileri ve tuzlu topraklara adapte olmuş bitkiler fazla miktarda sodyuma (Na) ihtiyaç duyarlar. Sodyum (Na) faydalı bir element kabul edilir. Ancak çeltik için silisyum mutlak gerekli bir besin elementidir. Yukarıda verilen mutlak gerekli elementler listesine en son Cl  eklenmiştir.

Bitki besin maddeleri makro besinler ve mikro besinler olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Makro besin maddelerine bitkiler fazla ihtiyaç duyarlar ve bitki bünyesinde bu besin maddeleri fazla miktarda bulunur. Mikro besin maddeleri grubuna giren elementlere ise bitkilerin ihtiyacı çok azdır, bitki bünyesinde de oldukça düşük miktarlarda bulunurlar. Örneğin makro elementlerden azot, bitkide mikro elementlerden çinkoya göre 1000 katı fazla miktarda bulunmaktadır. Bitkinin ihtiyacı ve bitkide bulunduğu miktar esas alınarak yapılan bir sınıflandırmaya göre makro elementler grubuna C, H, O, N, P, S, K, Ca, Mg, (Na, Si) girmektedir. Mikro elementler ise Fe, Mn, Cu, Zn, Mo, B ve Cl dır.

• Makrobesinler

– Karbon (CO2)
– Oksijen (O2, H2O)
– Hidrojen (H2O)

– Azot (NH4+, NO3-)
– Fosfor (H2PO4-, HPO42-)
– Potasyum (K+)
– Kalsiyum (Ca2+)
– Magnezyum (Mg2+)
– Kükürt  (SO42-)

  • Mikrobesinler

– Klor (Cl-)
– Demir (Fe2+, Fe3+)
– Mangan (Mn2+)
– Çinko (Zn2+)
– Bor (BO3-, B4O7-)
– Bakır (Cu2+)
– Molibden (MoO)

 

Besin Maddelerinin Alınabilirliğini Sınırlandıran Faktörler

Besin maddelerinin bitkilere yarayışlılığını azaltan, diğer bir ifade ile alınabilir besin maddeleri miktarını azaltan pek çok kimyasal, fiziksel ve biyolojik toprak koşulları vardır. Bu koşulları bilmek ve bu koşullardan etkilenen besin elementlerinin hangileri olduğunu tanımak, toprağımızın doğru kullanılması, en iyi ürünü elde edecek tedbirlerin belirlenerek uygulanması bakımından oldukça önemlidir.

Besin maddelerinin bitkilere yarayışlılığını sınırlandıran etmenleri dört grupta toplamak mümkündür. Bunlar;

  1. Kimyasal faktörler
  2. Fiziksel faktörler
  3. Biyolojik faktörler
  4. İklim faktörleridir.

Aşağıda her gruba giren faktörler ayrı ayrı verilmiş olmakla birlikte, bazı faktörler birden fazla gruba girebilecek niteliktedir.

3.4.1Kimyasal Faktörler

  1. 1.     Alkalin Toprak Reaksiyonu (Yüksek pH)  

Alkalin reaksiyonlu topraklarda önemli bazı makro ve mikro besin elementlerinin yarayışlılığı çeşitli şekillerde azalır.

P : Kireçli topraklarda trikalsiyum fosfat şeklinde fikse olur.

Fe, Mn, Zn, Cu, B : Güç çözünür bileşiklere dönüşürler.

N : Özellikle üre ve amonyumlu gübrelerin verilmesinden sonra amonyak halinde azot       kayıpları olur.

K, Mg : Kalsiyumun antagonistik etkisi nedeniyle alınabilirlikleri azalır.

Bu elementlerin gübrelerle alkalin reaksiyona sahip toprağa verilmesi halinde kısa süreli olumlu etkiler görülür. Ancak ilave edilen bu elementler de hızla alkalin koşullardan etkilenir ve alınabilirlikleri azalır. Bu koşullarda mikro elementlerin yapraklara püskürtülerek verilmesi genellikle toprağa uygulamaya göre daha iyi sonuçlar verir.

  1. 2.     Asitlik Toprak Reaksiyonu (Düşük Toprak pH’ı)

Toprak asitliği de önemli bazı besin elementlerinin alınabilirliği üzerine olumsuz etkide bulunmaktadır.

P : Demir ve aliminyum fosfatlar halinde fikse olur ve yarayışlılığı azalır.

N : Azotun   mineralizasyonunda    önemli  yeri  olan  nitrifikasyon  reaksiyonları   asit koşullarda azalır. Ayrıca mikroorganizmaların havadan toprağa biyolojik yolla azot aktarımları azalır. Azot fikse eden bakterilerin simbiyotik yaşam kurdukları üçgül, fasulye, bezelye ve diğer birçok baklagil bitkisinin asit koşullara toleransı düşüktür.

Ca, Mg, K, Cu, Zn : Yağışlı yörelerin asit topraklarında, şiddetli yıkanmaya maruz kalırlar.

Mo : Bitkiler için alınamaz formlara dönüşür.

Asitlik toprak koşullarında demir, mangan ve alüminyum çözünürlüğü artar. Bu elementlerin çözünürlüğünün artması sonucunda bitkilere toksik etki yapabilmeleri söz konusu olabileceği gibi, diğer besin elementlerinin alınabilirliğini de sınırlandırabilir.

Yüksek derecede asitlik özellikle arpa , şeker pancarı gibi asitliğe duyarlı bitkilerin kök sistemine zarar verebileceği için asitlik nedeniyle bitkiye yarayışlılığı azalan besin elementlerinin gübrelerle toprağa ilave edilmesinden de ancak çok sınırlı yarar sağlanır. Asitlik nedeniyle alınabilirliği azalmış yukarıda sayılan besin elementlerinin, gerek toprakta bulunan gerekse gübrelerle ilave edilen fraksiyonlarının bitkiye yarayışlılığını arttırmak için asit topraklara kireçleme yapılması iyi sonuçlar verir.

  1. 1.     Besin Elementlerinin Antogonistik Etkileri

Toprakta herhangi bir elementin çok yüksek miktarda bulunması diğer bazı besin elementlerinin bitkiye yarayışlılığını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin; kalsiyum fazlalığının neden olduğu demir noksanlığı, yine kalsiyum fazlalığının neden olduğu potasyum ve magnezyum noksanlığı, fosfor fazlalığının neden olduğu çinko noksanlığı besin maddeleri arasında sayılabilecek ve sıkça karşılaşılan örneklerdir.

 

Herhangi bir besin elementinin antagonistik etkisi nedeniyle bitkide diğer bir besin elementinin noksanlığının görülmesi halinde, noksanlığı görülen besin elementinden toprağa ilave edilmesi ile kısa süreli iyi sonuçlar alınır. Ancak fazlalığı söz konusu olan elementin miktarını azaltacak uygulamalar gerçekleştirilirse, daha uzun süreli ve ekonomik çözüm elde edilebilir. Örneğin; kireçlemeye gereksinim gösteren topraklarda kireçleme yapılırken toprağın ihtiyacı olan kireç miktarının iyi hesaplanarak aşırı kireçlemeden kaçınılmasıyla, fazla kirecin antagonistik etkisiyle görülebilecek, başta demir olmak üzere bazı besin maddesi noksanlıklarının önüne geçilebilir. Benzer şekilde, gübrelemelerde bitkinin gerçek ihtiyacı kadar besin elementi toprağa verilirse, o besinin yüksek dozlarının yaratacağı antagonistik etki nedeni ile ortaya çıkabilecek diğer bazı besin noksanlıkları önlenmiş olur.

  1. 2.     Toprağın Katyon Değişim Kapasitesinin Düşüklüğü

Özellikle humusca fakir kumlu toprakların katyon değişim kapasiteleri oldukça düşüktür. Katyon değişim kapasitesi düşük olan böyle topraklarda besin katyonları toprakta iyi bir şekilde tutulmadıkları için kolayca yıkanabilirler. Bu topraklara noksanlığı görülen besin katyonlarının ilave edilmesi iyi sonuçlar verirse de, gübre ile verilen bu besin katyonlarının da zamanla yıkanması söz konusudur. Böyle topraklarda, humus miktarını arttıracak organik yapılı gübrelerin verilmesi ve yine toprakta organik madde miktarını arttırıcı tarım pratiklerinin uygulanmasıyla da yıkanma azaltılabilir.

  1. 3.     Killer Tarafından Fiksasyon

Kil mineralleri kilin tipine bağlı  olarak özellikle potasyumu büyük miktarlarda fiske edebilirler. Yüzeylerinde pozitif yük taşıyan kil mineralleri ise fosforu fiske ederek alınabilirliğini azaltırlar. Bu durumlarda bu besin elementlerinin toprağa verilmesi bitkiler üzerine olumlu sonuçlar verir. Ancak zaman içinde , toprağa ilave edilmiş bu besin elementleri de fiske edilebilir.

3.4.2. Fiziksel Faktörler

1.     Sıkışık Toprak Katmanı

Toprağın aynı derinlikte sürekli işlenmesi işleme derinliğinin altında, pulluk tabanı denilen oldukça sert bir toprak tabakasının oluşmasına neden olur. Bitki kökleri bu sert tabakayı kolay delip alt toprak katlarına ulaşamadıkları için besin maddelerinden yararlanma oranı azalır. Böyle koşullar bütün besin elementlerinin yarayışlılığını sınırlandırmakla beraber özellikle fosfor gibi immobil besin elementleri daha çok etkilenirler. Çünkü pulluk tabanının içinde veya altında bulunan fosforun yukarı doğru difüze olması çak yavaştır.

Pulluk tabanı denilen sert toprak katmanının neden olduğu besin maddelerinin alımındaki kısıtlılık, özellikle suda çözünür gübrelerin verilmesiyle bir süre giderilebilir. Çünkü sert tabakanın üstüne yapılacak gübreleme ile buradaki besin maddesi miktarı arttırılmış olur. Ancak bu bölgede su miktarının çok kolay bir şekilde artarak havalanmayı engellemesi, köklerin besin alımını tekrar sınırlandıran bir etken olur. Sert toprak tabakasının yarattığı besin maddesi noksanlıklarına karşı en iyi çare, derin ve uygun toprak işlenmesiyle bu sert tabakanın kırılarak köklerin alt katlara inmesine olanak verilmesidir.

  1. 2.     Bozuk Toprak Strüktürü

Bitki köklerinin geçişini engelleyen kötü toprak strüktürü, bitki köklerini geniş bir toprak kesimiyle temasta bulunmasını engeller. Yine aynı nedenle bitki zayıf bir kök sistemine sahip olur. Bu koşulların sonucu, bitkinin topraktaki besin elementlerinden yeterince yararlanamamasıdır. Kötü toprak strüktürü bütün besin elementlerinin yarayışlılığını etkiler, ancak bir önceki başlık altında da belirtildiği gibi toprakta hareketi sınırlı  olan immobil besin elementleri (örneğin; fosfor) daha çok etkilenir.

Kötü toprak strüktürünün yarattığı besin maddesi noksanlıklarına karşı gübreleme ile kısa sürede olumlu sonuçlar alınabilirse de, sürekli çözüm toprak strüktürünün düzeltilmesidir. Bunun için diğer bazı önlemler yanında, organik yapılı gübrelerin (ahır gübresi, yeşil gübre vb.) kullanılması önerilir.

3.4.3. Biyolojik Faktörler  

  1. 1.     Toprak Canlılarının Rekabeti

Yetiştirilen bitkinin ihtiyacı olan besin maddeleri aynı zamanda toprakta yetişebilecek yabancı otlar, toprakta yaşayan hayvanlar ve mikroorganizmalar için de gerekli besin elementleridir. Toprak canlılarının toprakta bulunan besin elementlerini kendi ihtiyaçları için kullanmaları, kültür bitkileri için noksanlık yaratabilmektedir. Bu durum bütün besin elementleri için söz konusudur. Ancak azot için daha da önemlidir. Toprak mikroorganizmaları, özellikle C/N oranı yüksek taze organik materyalin toprağa verilmesi halinde, azot ihtiyaçlarını toprakta mevcut azottan karşılamak için bitkilerle büyük rekabete girerler.

Toprak canlılarının rekabetinin yarattığı besin maddesi noksanlıklarında, gübrelerle o besin elementinin toprağa verilmesinden iyi respons (yanıt) elde edilir.

  1. 2.     Toprak Solucanlarının Yetersizliği

Toprak solucanları toprak strüktürünün geliştirilmesinde önemli bir rol oynarlar. Toprak strüktürünün gelişmesi ise bitki köklerinin besin elementlerine ulaşmasını sağlar. Toprak solucanlarının yetersiz sayıda olması bütün besin maddelerinin yarayışlılığını azaltır. Toprağa ahır gübresi verilerek solucan populasyonu arttırılabilir.